19 Eylül 2021 Pazar

Hasta Adam - Yeni Dünya Düzeni - Covid 19 Karmaşası








Bu kapak fotoğrafı 1987 yılında çekilmiş. Çok sevdiğim Pink Floyd grubunun ''A Momentary Lapse of Reason'' (Mantığın Anlık Çöküşü) adlı albümünün kapak fotoğrafı. Bilindiği gibi Mantık = Aristotales = Batı Uygarlığı demek.






Bu albüm bolca yeni dünya, tek dünya temalı şarkı sözleriyle dolu. Albümün en köşeli şarkısı olan The Dogs Of War ( Savaş Köpekleri ) ile

Dünyanın anasını ağlatan BM 5 daimi üyesi kast edilerek albüm kapağında

arka plana bekleyen 5 köpek yerleştirilmiş. Peki neyi bekliyorlar. Onca boş yatağın ortasında ki tek bir hasta adamı.




Peki tarihte ‘’ Hasta Adam ‘’ lakabı kimlere takıldı? Osmanlı’ya. Bu durum da hasta adam yine biz miyiz? Ya da son dönem de en çok parçalanacağı hakkında yüksek rütbeden sürekli yorum ve görüşler dile getirilen ABD’mi?











Adamın elindeki ayna bana ‘Monarch Projesi’ni çağrıştırdı.

Peki nedir ‘Monarch Projesi’? Gerçekten bir insanın beynine hükmedilebilir mi?

Bu sorunun cevabı 1950'li yıllarda CIA’ dan geldi. Cevap; Evet gerçekten bir insan beyni uyuşturulup yönlendirilebilir ve hükmedilebilir idi. Buldukları bu projeye de “Monarch Projesi” adını verdiler. Neydi bu ‘Monarch Projesi’? Bu tam anlamıyla bir zihin kontrol sistemi idi. ‘Monarch Projesi’ni kısa sürede hayata geçirip geliştirmeye başladılar. Birçok program yapıldı. Bunların en önemlisi ‘MK-ULTRA’ idi.








Bize anlatılan ise bu projenin sonradan rafa kalktığı. Ancak bugün adına ‘ası’ denilen sıvıların içinde bulunan süper iletken madde olan Grafen Oksit nedeniyle rafa kalktığını düşünmüyorum bilhassa çok geliştirilmiş bir şekilde işleme konulduğunu düşünüyorum.










The Economistin 1988 yılında ki kapağında yani Pink Floyd albümünden bir yıl sonra böyle bir görsel yayınlanmış ve 2018 yılında dolar için sonun başlangıcı olacağı ve bitcoin gibi dijital para döneminin başlayacağını yazıyor. Bilindiği gibi Makalede küresel olarak tek bir para biriminin ülkeler için avantajları sıralanırken, aynı zamanda bunun teknik açıdan ne kadar zor olabileceği de dile getirilmiş. Fakat burada dikkat çeken olay, kapak fotoğrafında 2018 tarihinin verilmesi ve “Tek Dünya Parasına Hazır Olun” başlığının atılması.. Peki bu para birimi Bitcoin olabilir mi? Bunu net olarak söylemek zor; acaba on yıllar öncesinden gelen bir plan Bitcoin ile hayata geçirilmeye çalışılıyor olabilir mi?











The Economist ve Pink Floyd arasında bir bağlantı var mı bilemem ama bu dergi herkesin bildiği Rotchild hanedanlığının bir yayın kuruluşu ki bu aileyi bilmeyen yok artık.




Mayer Amschel Rothschild, Adam Weishaupt ile birlikte İlluminati’yi reforme eden ikinci kişidir. Weishaupt İlluminati’nin fikri alt yapısını yeniden tasarlarken, Rothschild da mali alt yapıyı reorganize etmiştir. Hiçbir başka isim, Rothschild ismi kadar İlluminati ile özdeşleşmemiştir. Rothschild ailesi, İlluminati’nin dünyanın finansman gücünü ele geçirmesinin en önemli aleti olmuştur.




Pink Floyd zamanında bu örgütün bir yayın aracı olarak kullanılmış olabilir çünkü grup bir çok çalkantılı dönem geçirmiş dağılmış mahkemelik olmuş ve üç kişi olarak yeniden kurulmuş. Özellikle Glmour dönemi sahne gösterileri çok güçlü sembolizm içeriyor ve sahnenin ana kurgusu her zaman İlluminati örgütüyle özdeşleşmiş sembol olan ‘ herşeyi gören göz ‘ kurgulu. Ayrıca bu albüm Gllmour döneminin ilk albümü. Bundan sonra ki tüm çalışmaları sonuna dek aynı çizgide gidiyor. ( Tabi müzikal açıdan grubun tüm eserlerini çok beğenerek dinliyorum özellikle Gilmour dönemi çalışmalar çok etkili benim için. Gilmour gitar senfonisi dinlemek ise büyük keyif, bunu da ilave etmem gerekir )













Son olarak Rothschild - İlluminati - Yeni Dünya Düzeni üçlemesine bakarken karşılaştığım;




Bu aşağıdaki liste Martinus Thomsen adlı bir Danimarka'lı filozof ve mistik, yazar. Yoksul bir ailede dünyaya gelen ve sınırlı bir eğitime sahip olan Martinus , Mart 1921'de derin bir ruhsal deneyim yaşadığını iddia ettmiş. "Kozmik bilinç" olarak adlandırdığı bu deneyim, daha sonra yazdığı kitaplara ilham olmuş ve hepsine birden ‘ Üçüncü Ahit’ adını vermiş. İlk bakışta akıl hastası imajını verse de hiç de hafife alancak biri olmadığı yazdığı eserlerden fark ediliyor. 7 ciltlik ana eseri Livets Bog'dur (Hayat Kitabı). Ebedi Dünya Resmi, Dünya resmindeki ana ilkeleri renkli semboller ve açıklayıcı metinler yardımıyla açıkladığı 1–5, ana çalışmasını tamamlar. Diğer kitapları arasında Mantık, Bisættelse (Cenazeler Üzerine), Entelektüelleştirilmiş Hıristiyanlık ve 28 daha kısa eser; önemli sayıda makale de yazmış.

Martinus Thomsen





Benim dikkatimi çeken yanı ise ana eseri olan Hayat Kitabı’nda ki bir bölümde Tıpkı albüm kapağında ki gibi ve tıpkı Economist’in kapağındaki gibi bu gün olanları 1920-30 civarı bir dönemden yazmış olması!




Yeni Bir Dünya İçin;




1 — Diğerkâmlığın her yönden bencilliğe galip gelmesi, ben­cilliğin ortadan kaldırılması. Toplumsal hakların kişisel haklara karşılık kesin öncelik kazanması.

2 — Uluslararası, demokratik bir Dünya Hükümetinin oluşturulması.

3 — Tüm ülkelerin silahsızlanması ve ayrı ayrı ordular yerine uluslararası tarafsız bir dünya polis gücünün tesisi.

4 — Hem ruhsal hem de maddi alanlarda en yüksek otoritenin tem­silcisi sayılacak, uluslararası, gizli olmayan (açık), en yüksek dü­zeyde bir kanun ve adalet sisteminin geliştirilmesi. Bu sisteme, anormal eylemler ile suçları ayırt edebilecek ve gelişim süreci ile varoluş yasaları üzerine bilgi sahibi olan bilim adamları katılacak, böylece herkes için aynı derecede geçerli bir adalet ve doğruluk garantisi kurulmuş olacaktır

5 — Kişisel mülkiyet hakkının kaldırılarak, bunun Uluslararası Demokratik Dünya Devleti’ne devredilmesi.

6 — Paranın kaldırılması ve onun yerine kişisel çalışmaların ge­çerli değer haline gelmesi. Böylece, aynı kişinin tek alışveriş imkanı da yapılan çalışma karşılığında alınan makbuzlara bağlı ola­caktır.

(Günümüzde Kripto Para Teknolojisi)

7 — Dünya Devleti yararına olmak üzere çocuklar, sakatlar ve ihtiyarlara yardım için sermayesi çalışma makbuzlarından yapıla­cak kesintilerle karşılanan ortak bir vakfın yaratılması.

8 — Makinelerin ( ve robotların ) kullanımı sayesinde maddeye dönük harcanan saatleri­n azaltılması ile ruhsal araştırma ve uygulamaları için zaman ayrılması.

9 — Şiddet ve kan dökmeye eğilimli politikaların devre dışı bırakılması

10 — İşkence, dayak atma ve ölüm cezasının ortadan kalkması için, uzmanlar nezaretinde iyi düşünülmüş staj ve eğitim önlemleri.

11 — Sebze ziraati ve Vejetaryen yiyeceklerin gelişimi, iyi hijyen ve vücut bakımı, sağlıklı ve aydınlık yaşam koşulları.

12 — Entellektüel hürriyetin, manevi özgürlüğün ve hümanitenin, ister İnsan olsun, hayvan olsun, bitki ya da mineral olsun her tür var­lığa duyulan sevginin kesin tesisi.




Büyük ihtimalle bu görüşü yaymaya çalışan aslında bence yine illüminatlardı çünkü 1930’larda bunlar olurken 1734 Bavyera’sında da şöyle bir detay var.

Bavyera Dükü Karl Theodore Dalberg, İlluminati’nin yasa dışı ilan edildiğini, üyelikte ısrar edenlerin tutuklanacağını duyurmuş. Dük Dalberg, tam bir Ezoterizm karşıtı ve ülkedeki her türlü Ezoterik örgütlerin derhal kapatılmasını emretmiş.1785 yılında Bavyera’da İlluminati hakkında dava açılmıştır. İlluminati’ye getirilen suçlamalar şunlardır:




1- Bütün kral ailelerinin tahttan uzaklaştırılması ve monarşik düzenin yok edilmesi.

2- Tüm milli devletlerin ortadan kaldırılması ve milliyetçi duyguların olabildiğince aza indirgenmesi.

3- Özel mülkiyetin ve miras sisteminin kaldırılması.

4- Aile düzeninin kaldırılması.

5- Bütün çocuklara eşit düzeyde eğitim verilmesi.

6- Her türlü dini inancın yok edilmesi.




Görüldüğü gibi illuminatinin kuruluşundan beri hedeflenen düzen Martinus’la daha da bir gelişmiş ve şimdi bu günlerde çok teknolojik bir hal almış.




Yeni düzenin hatları Martinus tarafından belirlenmiş. Daha da öncesinde kaba hatlarıyla Campanella ‘Güneş Ülkesi’ adlı eserin de irdelemisti. Oda muhtemel 15. yy.da eski kaynaklardan faydalanmış olmalı ki bu da akla ‘ Çok eskiden var olan bir düzeni yeniden tahsis etmeye çalışanlar mı var? ‘ sorusunu getiriyor. Yukarıda ki maddeler her ne kadar hümanist ve olumlu görünse de tüm bunlar olurken gücün kimde olduğuna dikkat etmek gerekli sanırım.




Peki güç kimde?




Tüm araştırmacılar, komplocular, siyasiler, ekonomistler vb… kitlenin yayınlarına bakacak olursak asıl güç Rothschild hanedanlığında.














Bu hanedanlıkla ilgili bir detay:




1743 yılında doğan Mayer Amschel Rothschild, Frankfurt’ta faaliyet gösteren bir banker ve kuyumcu olan Moses Amschel Bauer’in oğludur. Kuyumcu dükkanının kapısında asılı duran Kırmızı bir Kalkan (Red Shield-İngilizce) önce ailenin amblemine, sonra da aile ismine (Rot Schildt-Almanca) dönüşmüştür. Bu amblem bugün hala aile sembolü olarak kullanılmaktadır. Aynı amblem, Doğu Avrupa’daki tüm Sosyalist Devrimci Yahudilerin ( Musevilerin ) de bayrağı olmuştur. Frankfurt Yahudilerinin ( Musevilerinin ) önemli bir kısmı, Karadeniz’in üstündeki topraklardan Almanya’ya göç etmiş ailelerdir ve bu topraklardaki Musevilerin neredeyse tamamı Hazar Türkleri kökenlidir. Hazar Türkleri, İbraniler dışında Museviliği benimsemiş ender yabancı kökenli kavimlerdendir. Hazarlar 740 yılında Museviliği benimsemiştir. 1030 yılında Rusların Hazarları yenmesi ve ülkelerinden kovması sonucu Yahudi Hazarlar, Avrupa ve Rusya içlerine dağılmışlardır. Birçok araştırmacı, özellikle Doğu Avrupa ve Rusya Yahudilerinin köklerinin, Hazar Musevilerin olduğu konusunda hemfikirdirler. Bu nedenle, Bauer ailesinin de köken olarak Hazar olması ihtimali oldukça güçlüdür.




Bu adamlar yarın bir gün çıkıpta biz Türk kökenliyiz derlerse sevinsek mi ? üzülsek mi?







Kaynak;

Martinus Thomsen, Livets Bog (Hayat Kitabı ), cilt: 1, bölüm: IV

https://www.martinus.dk/en/frontpage/

Cihangir Gener / Üst Akıl İlluminati

https://coin-turk.com/the-economist-dergisinin-30-yil-onceki-ongorusu-bitcoin-ile-gercek-mi-oluyor

https://www.habervakti.com/monarch-mk-ultra-illuminatiye-bir-de-bu-acidan-bakin




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder