19 Haziran 2014 Perşembe

ORGON ENERJİSİ VE ORGONİT





Ne işe yaradığını ya hiç bilmeyiz, ya da biliriz ancak nasıl işlediğini bilmeyiz. Bu yazıyla orgon ile ilgili tüm bilgileri bir yerde toplayıp anlatmaya çalışacağım.


Bu yazıyı birbirine bağlı detaylarla daha iyi anlaşılır hale getirmek istedim. Konuya vakıf olanlar zaten başlıktan da yazının içeriğini hemen anlayacaktır, ancak amaç bilmeyenlere bu bilgileri ulaştırmak.

Yabancı kaynaklarda oldukça detaylı işlenmiş bir konu olmasına karşın yerli kaynaklarda birkaç özverili orgonit yapımcısı ve meraklısı dışında çok fazla bir kaynağa rastlayamadım. Sağda solda kısaca anlatılmış farklı ama aynı konuyla ilgili bilgileri tek bir yazıda toplamak istedim .

Enerji ne iyi ne de kötüdür, sadece mevcuttur. Bir masör ya da fiziksel terapist tarafından kaslarınızı uyarmak ve iyileşmenizi sağlamak için TENS cihazı ile uygulanan elektrik, cezaevlerinde elektrikli sandalyeler ile insanları idam etmek için kullanılan elektriğin aynısıdır. Öyleyse, elektrik iyi mi yoksa kötü müdür? Yanıt, her ikisi de değildir. Enerjinin iyi ya da kötü olması, tümüyle onu hangi frekans ve şiddette ve nasıl kullandığınıza bağlıdır.

İnsanoğlunun elektrik enerjisini keşfetmesi, zamanın başlangıcından bu yana var olduğu düşünülen eterik alanlar üzerinde olumsuz ve yıkıcı etkiler yaşanmasına neden oldu. Bir anlamda teknoloji keşfi eterik alanların yıkımının keşfi oldu.

Su, dünyada hemen her yerde, yeraltında ve atmosferde chi enerjisinin yayılması için gerekli bir iletkendir. Elektrik kabloları, tesisatlar ve bunlara bağlı her türlü cihaz, H+ ve OH iyonları içinde yaydığı elektromanyetik radyasyon (EMR) ile su moleküllerini bölerek hasara uğratır. Bu durum pozitif enerjinin blokajlanmasını sağlar ve yaşam olumsuz yönde etkilenmeye başlar. EMR alan ortadan kaldırıldığın da iyonlar su molekülleri içinde kendini onarır yeniden oluşur. Bu olduğunda tüm canlı sistemlerine pozitif chi alanı yeniden oluşur ve yaşam tekrar olumlu yönde etkilenir.

Not: Su derken bildiğimiz kullandığımız suyun yanısıra atmoferde doğal bir dengeyle bulunan nem oranını kastediyorum ki bu dengeyi bozmak için atmosfere kasıtlı olarak sokulan, chemtrail olarak bilinen bir zehir var.
Orgon enerjisi burada devreye giriyor, bulunduğu ortamda yakın çevresinde negatif enerjiyi (DOR), EMR emer ve pozitif (POR) chi enerjisi olarak ortama geri verir. Yani ortamdaki kötü enerjiyi emer, iyi enerjiye çevirip ortama geri verir, vücudumuz ve hücrelerimizde bu durumdan ilahi bir derinlilikle olumlu yönde etkilenir.

Bu bahsettiğim sistem, tüm orgon nötralize sistemin işleyişinin temel ön koşuludur ve bu koşulu çağımızda en ileriye götürüp şu anki orgon temalı çalışmaların da önünü açan Dr. Wilhem Reich’dır.

1930'larda ve 1940'larda, Dr. Wilhelm Reich, modifiye ettiği bir gayger sayacıyla, orgon olarak adlandırdığı eterik enerjinin (yaşam enerjisi, chi, vs.) varlığını tespit edebiliyor ve ölçebiliyordu

Reich'ın geliştirdiği si̇stemde enerjinin oluşturulduğu bir kabin vardı ve bu kabinin organik ve inorganik panel katmanları arasında oluşan enerji kabin içerisinde bulunan kişiye etki ediyordu. Reich'dan sonra orgon enerjisini, farklı boyut ve efektelerde kullanılmasını sağlayacak daha ufak ve üç ana karışımlı yapılar geliştirildi. Bu yapılar yine Reich'ın bulduğu sistemdeki organik ve inorganik temel mantığına dayanır.

Yani ana yapı olarak

metal talaşı,

doğal kristal

reçine

ile yapılan temel karışım, tüm orgonit cihazlar için ön gereklilikdir. Bu temel kombinasyonlara sonradan daha da geliştirme amaçlı olarak,

bakır teli,

bakır tozu,

demir oksit,

alüminyum

mıknatıs tozu

ekleyerek etkisini farklı noktalara çekmeye çalışan orgon yapımcılarıda vardır. Bu materyallerin hiç birisi tek başlarına orgon enerjisini oluşturamaz. Orgonitin ana yapısı olan, metal talaşı - doğal kristal - reçine doğru oranda bir araya gelirse ORGON ENERJİSİNİ oluşturur. Bu ana yapıda da en önemli katkı doğal kuvars kristalidir. Ana yapının dışında ki diğer malzemeler ise daha çok enerjinin şiddeti ve şekli ile alakalıdır.


Bu giriş, orgon enerjisini tanımlamak için oldukça sade ve yalındır. Gerçekte bu kadar basit değil. Bu buluş aslında tamamen varoluşla alakalı ve evrensel bir yasa temeline oturmaktadır demiştim. Durumun bilimsel bulgu ve verilerini görerek anlamak isteyenler aşağıda saydığım kültürlere ait kadim bilgi ve yasaları araştırabilir, bilim adamlarının bu enerjiyi tanımlamaktaki süreçlerini inceleyebilir bu kısa bilgilendirici videoya bir göz atabilir.

Kuvars Kristalleri

Yeryüzünün bilinebilen kısmının %25'ini oluşturur. Kimyasal formülü SİO2 olup, oksijenden sonra dünyada en çok rastlanan silisyumun bir birleşimidir. Mol ağırlığı 60, sertlik derecesi Mohs'a göre 7 dir.

Doğada kristal olarak dağ kristali, ametist, kuvarsit ve kristal kuvars kumu olarak bulunur. Kvarts kristali granit, gnays gibi ana kayaların içinde bulunduğu gibi, tek başına tanecik yapısında ve damarlar şeklinde diğer mineraller ile karışmış olarak da bulunur.

Kvarts kristali elektroteknik alanda önemli sayılan bir özelliğe sahiptir. Kristallere uygulanan basınç ve çekme gibi mekanik etkiler, onun elektrik ile yüklenmesine neden olur. Bu olay piezoelektrik konusunun kapsamına girer. Piezoelektrik, kvarts sayesinde seramik alanının başlıca ilgili konularından biri haline gelir. Ayrıca piezoelektiriğin seramik ile olan ilgisi sadece kvartsa bağlı kalmayıp, BaTİO3 çıkış maddesi alınarak geliştirilen seramiğe de '' piezoelektrik seramik '' adı verilmektedir.

Piezoelektrik

Piezo kelimesi, Yunanca’dan türetilmiş; sıkıştırmak, basınç uygulamak anlamlarına gelmektedir. Piezoelektrik kristal yapıdaki cisimlerin kendilerine dışarıdan uygulanan basınç miktarı ile orantılı olarak elektrik üretme özelliğine denir. İki ucundan basınç uygulanan kristal yapının yine bu iki ucu arasında potansiyel farkı (Voltaj) ölçülebilir.

Piezoelektrik olayı; 1880 yılında Fransız fizikçiler Pierre Curie ve Jacques tarafından keşfedilmiştir. Piezoelektrik özellik, mekanik bir enerjiyi elektriğe veya tam tersi olan elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirebilmektedir. Mekanik sıkıştırma sonucu voltaj üreten; voltaj uygulandığı zaman mekanik titreşim elde edilen bazı kristal ve seramiklere ait özelliktir.

Mekanik enerjiden voltaj üretimine piezo olayı; voltajdan mekanik titreşim üretimine de ters piezo olayı denir. Aynı şekilde, bu işlemin tersi de geçerlidir. Yani dışardan voltaj verildiği zaman kristal yapının şekli az da olsa değişir. Deforme edilmiş piezoelektrik disk bir voltaj yaratır. Bu özellik, basınç ölçüm aletlerine, ses kayıt ve üretme aletlerinde ve çok ince ayar gerektiren optik odaklama cihazlarında kullanılır. 400 kHz gibi yüksek bir frekansta çalışabilir. Piezoelektrik (piezoelectric) polimerlerden ya da seramiklerden de, aynı doğrultuda uygulanan yük (basma ya da çekme) sırasında malzeme içinde ki kristal yapının her iki tarafında bulunan +q ve –q yüklerin ortaya çıkması sonucu meydana gelir.



Piezoelektrik Malzemeler

Piezoelektrik malzemeler içinde kullanılmakta olan çoğunlukla kurşun-zirkonyum-titanyum (PZT) seramiktir. Piezoelektrik etki yaratmak için en önemli olan simetri merkezi olmayan kristaller kullanmaktır. Kullanılan başlıca malzemeler:



Kuartz (SiO2)

Turmalin

Baryum Titanat (BaTiO3)

Çinko Oksit (ZnO)

PVDF (Poli-vinilidin-klorür)

Piezoeletrik ve Seramik

Baryum titanat, kurşun zirkonat titanat ve potasyum sodyum niobat gibi bazı seramikler piezoelektrik olayı meydana getirecek özelliktedir. Bu seramikler çok kristalli malzemeler olup, normal porselen seramikler gibi üretilebilir. Bunlara daha sonra yüksek DC voltaj uygulaması ile piezoelektrik özellik kazandırılır.

Kullanım Alanları:Piezoelektrik kristal (piezoelectric crystal) ve piezoelektrik seramikler; mekanik titreşimlerin elektrik dalgalarına, elektrik dalgalarının mekanik titreşimlere çevrilmesi istenilen elektromanyetik çeviricilerde (transdüserlerde) kullanılır. Kristal mikrofonlar, gemilerde derinlik ve hedef bulmaya yarayan sonar cihazlarında, piezoelektrik kristallerden faydalanılır. Sonar cihazında piezoelektrik hadisesiyle su içine ses yayımı yapılır. Sesi çıkaran, elektrik enerjisi etkisiyle titreşen kristallerdir. Suya yapılan ses hedefe çarpıp yansıyınca bu defa kristaller, suyun ses dolayısıyle sıkışması ile titreşir. Titreşen kristaller elektrik dalgaları üreterek ses ve ekranda görüntü olarak hedef tespiti yapılır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder