19 Haziran 2014 Perşembe

SUYUN BİLİNMEYEN YÖNÜ




















Bu yazı aslında bir su arıtma cihazının tanıtım sayfasından alındı, SUYUN BİLİNMEYEN YÖNÜ ile ilgili bilgiler.



Himalaya Multan Su Arıtma Ve Su Canlandırma Sistemi Hakkında Detaylı Bilgiler

Su; yağmur olarak yeryüzüne indikten sonra yerin binlerce metre altına iner. En derin katmanlarda bin yıl, beşbin yıl, sekizbin yıl,onbin yıl bekleyip demlenerek toprağın kanı haline gelir ve daha sonra yerin farklı katmanlarına sürtünerek temizlenir.





Topraktaki minarelleri alıp kavisler çizerek yeryüzüne çıkar. Bu kavisleri çizip yeryüzüne çıkma esnasında farklı katmanlardaki mineral kayaçlarına çarparak çift kutuplu-hafızalanmış canlı su haline gelir.



İşte bu su mükemmel düzeyde temiz,arınmış ve canlı sudur. Bu su muhteşem ahenkli bir yapıya kavuşur.
Eğer suyu bulunduğu yerden evlerimize getirmek için borular döşenerek basınç uygular isek hem sudaki ahengi, hem çift kutuplu canlılığı öldürmüş, tek kutuplu ölü su haline getirmiş oluruz. Bunun dışında suyun yüksek derecede düzenli olan yapısı ağır metalleri, endüstriyel kimyasallar ve asit yağmurları gibi fiziksel kirleticiler tarafından da bozulur.

Ayrıca insanoğlunun ürettiği x-ışınları, mikrodalgalar, elektromanyatik alanlar da suyu bozan faktörlerdir ve yine nükleer radyasyonlar, türbülanslar, yüksek basınç dağılımı ve yüksek ısı gibi fiziksel etkilerde suyun bozulmasını önemli ölçülerde sağlar. Su; günümüzün endüstriyel düzenlemeleri içinde bu engellere karşı düzenli-ahenkli halini, formunu koruması imkansızdır.



İçme suyumuzun temizliği ve canlılığı hem hücre içi sıvı için ve hemde hücre dışı sıvı için hayati önem taşımaktadır. İçtiğimiz suyun; temiz su olması gerekir, alkali su olması gerekir, hidrojeni azaltılmış, oksijeni artırılmış olması gerekir, alkali mineralleri ( Calsiyum, Potasyum, Sodyun, Magnezyum ) barındırıyor olması gerekir ve en önemliside hafızalandırılmış-canlı su olması gerekir.
Suyu temiz içme suyu haline getiren, molekül yapısını küçülten, alkali içme suyu yapan, hafızalandırıp-canlandıran Cosmic Life su arıtma ve canlandırma cihazı; Türkiye'de ve dünyada  ilk defa çift alkali filtre ve suyu canlandıran Quarzt filtre kullanan tek cihazdır.

•    Cosmic Life Su Teknolojisi; sudaki moleküller arası bağları ( hidrojen bağlarını ) azaltır, makro moleküller yapıları daha küçük moleküler  yapılara dönüştürür. ( Hücre içine koyca girebilsin diye ) Bundan dolayı suyun yüzey gerilimi düşer, su daha yumuşak bir hale gelir.

•    Suyun yüksek derecede düzenli moleküler yapısı ve çözünmüş oksijen miktarımın artması hastalık yapan bakterilerin tümünü sıfırlamak  suretiyle sudaki doğal mikrobiyolojik dengeyi restore eder. Bununla suyun doğal bağışıklık sistemi tümüyle fonksiyonel hale gelir.

•    Su molekülleri ile metal iyonları arasındaki manyetik bağ etkisi azaldığından korozyon etkisi ortadan kalkar. Biosit, kimyasal dengeleyici yada inhibütör olmaksızın, suyun aşındırıcı etkisinin düşük olduğu alkalik denge durumuna ulaşmasını sağlar.

•    Kalsiyum karbonat kristallerinin yerine yüzeye tutunamayan araganit yapıya dönüşür. Bundan dolayı boru çeperlerinde ve ısı dönüştürücü yüzeylerde kireç veya kısır oluşmaz.

•    Sudaki  kimyasal toksinler ve ağır metaller ortadan kaldırılır ve bunlardan gelen frekanslar suyun "hafızasında"elektromanyetik dalga olarak yer alamaz. Cosmic Life Su Teknolojisi; bu negatif dalgaları ortadan kaldırdığı gibi, kimyasal toksinlerin ve ağır metallerin vücuttan atılmasına kesinlikle yardımcı olur.

•    Yüzey gerilimi düşen suyun, mineraller arasındaki yoğunluk farkından dolayı iletkenlik ve TDS ( toplam çözünmüş kaba matevyeller ) değerleri düşer, su berraklaşır.

Bütün işlemler sonucunda, hücre suyuna denk temiz, berrak, alkali ve canlı içme suyu elde edilir.



COSMIC LIFE HİMALYA MULTAN
SU ARITMA VE CANLANDIRMA CİHAZI


EĞER HERGÜN DÜZENLİ OLARAK İYİLEŞTİRİLMİŞ CANLI – ALKALİ SU İÇİLİRSE KANSER DAHİL TÜM HASTALIKLARIN % 80 ORANINDA AZALACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ.



(Dünya Sağlık Örgütü WHO)



Dünyamızın %80’i, vücudumuzun %70’i, kanımızın %90’ü, beynimizin %76’sı sudan oluşmaktadır. Suyun yaşamımız ve var olmamız üzerindeki etkisi tartışılmazdır. Bütün canlı organizmalar için su; Oksijenden sonra var olmanın temel olmazsa olmazıdır. Su; iki adet pozitif (+) yüklü atom taşıyan hidrojen ile bir adet negatif (-) yüklü atom taşıyan oksijenden oluşan hayatın yapı taşı diye adlandırabileceğimiz bir maddedir.



Su, kendisini oluşturan su molekülünün belirgin İKİ KUTUPLU olması ve onun diğer moleküllerle hidrojen bağları oluşturma eğilimi sebebi ile evrensel ve mükemmel bir solventtir (Çözücüdür). H2O Kimyasal formülü bu denli basit olmasına rağmen, yapısı oldukça karmaşık(kompleks)tir.



Oksijen ve hidrojenin değişik kombinasyonları ile birlikte 36 farklı su olduğu ifade edilmektedir. Yeryüzündeki hayatın tamamının sudan geldiği bilinmektedir. Canlı organizmaların vücutlarının büyük bir kısmı sudan meydana gelmektedir.



Bütün organik oluşumların %70’i -%90’ı sudur.
İnsan bedeni yaklaşık olarak 100 trilyon hücreden oluşmuştur. Bedenimizin sağlıklı olması; her bir hücrenin; hücre içi ve hücre dışı su ve tuz (mineral) dengesine bağlıdır. Susamak tiroit bezinin bize ilettiği bir mesajdır. Hücrelerimizin suya duyduğu ihtiyacı bize iletir. İhtiyaç duyulan suyun miktarı; kişinin anatomik yapısı, psikolojik durumu ve yaşadığı ortama göre değişkenlik gösterebilir.



Sağlıklı bir kişinin, ortalama vücut ağırlığının her bir kg’ı için 30-40 ml su gerekmektedir. Yaklaşık 70 kg’lık biri ortalama 2-2,5lt. su tüketmelidir. İçilen suyun miktarı kadar önemli olan şey içilen suyun kalitesi ve organizmayla uyumudur. Oysaki bugün içilen-tüketilen suların büyük bir bölümü ne temiz, ne organizmayla uyumlu nede canlı su moleküllerine sahiptirler. Hem şehir şebekesinden gelen suların, hemde satın aldığımız içme sularının TDS cinsinden değerlerine baktığımızda nasıl sular tükettiğimizin farkına varmış olacağız.



Oysaki su, hayatımızın, canlılığımızın ilk yapı harcıdır.



- Su hayatın kaynağıdır.

- Tüm canlılar varlıklarını sürdürebilmek için suya ihtiyaç duyarlar.

- Su en iyi çözücüdür.

- Su en iyi eritgendir.

- İnsan vücudundaki 100 trilyon hücrenin protoplazmasının %90’ı sudur.

- Hücrelere enerjiyi götüren taşıyan sudur.

- Kan dolaşım sistemi bu enerji sayesinde çalışır.

- Vücudumuzdaki atıkları dışarı taşıyan atık kanallarının taşıyıcı sistemi sudur.

- Vücudumuzun bağışıklık sistemini ve ısı sistemini koruyan sudur.



 
Sağlıklı bir ömür için günde en az 8-10 bardak temiz –alkali canlı su içmek gerekir. Su içmek için ağzımızın kuruduğunu beklersek bu artık kronik susuzluk işaretidir. Yorgunluk, aşırı hassasiyet, sinirlilik, endişe ve depresyon halleri vücudun kronik su kıtlığı çektiğinin göstergesidir. Astmatik alerjiler, gastrit, yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, kronik diyabet, yüksek tansiyon, anjin, kanser, böbrek yetmezliği ve böbrekte taşı,… ve daha pek çok hastalığın sebebi yeterli su tüketilmemesidir.



Kanımızın %90’ı sudur. Bu oran sadece %2 azalırsa, vücut performansını %20 kaybeder. Kanımızın akıcılığı yavaşlarsa kalbimiz daha hızlı çalışır. Bu durum hipertansiyona yol açar. Beynimize yeterli oranda kan gelmezse dikkatimiz dağılır. Kalp krizi ve beyin felçlerini önlemenin en önemli yolu bol su içmektir. Böbreklerimizde taş oluşumunun en önemli sebebi yeterince su içilmemesidir.
Böbrek fonksiyonlarının bozulması karaciğerin yükünü artırır. Bu durum yağların enerjiye dönüşümünü yavaşlatır ve vücutta selülitler oluşur.

İnsan ölümlerinde
4 önemli hastalıktan söz edilir.



1- Obezite (Şişmanlık),

2-Diyabet (Şeker Hatalığı),

3- Hiper Tansiyon ( Yüksek Tansiyon),

4- Kolesterol ( Kan yağı Bozukluğu).



Bu hastalıkları önlemenin yolu bol su içmektir.

Hayatımızın kaynağı olan su çok çeşitli kirliliklerle hayatımızı tehdit ediyor:

•    Kaba kirlilik; Toz, Kum, Toprak, Yosun, Böcek, vs.

•    Sertlik yapıcı materyaller; kalsiyum, kireç…

•    Mikrobiyolojik kirlilik; virüsler, koliform bakteriler, kistler...

•    Kimyasal kirlilik; organik kimyasallar, uçucu kimyasallar, toksik mineral ve ağır metaller…

•    Kömür ve petrolden elde edilen yaklaşık 100.000’den fazla organik kimyasallar; boyalar, plastikler, benzin, mazot, fuel- oil, suni gübreler, böcek zehirleri, bitki zehirleri, asbest,  kurşun, nitrat… vs.

•    Radyo aktif maddeler; uranyum, toryum, plütonyum…

•    Katkı maddeleri; klor, ozon…
İçme sularını tehdit eden kirlilik, sağlığımızı da oldukça olumsuz bir biçimde etkiliyor. Onların yol açtığı bazı sorunlar:

•    Sertlik yapıcı materyaller; hazımsızlık, böbrek ve mesane taşları

•    Mikrobiyolojik kirlilik; kolera, tifo, dizanteri, hepatit kistler

•    Kimyasal kirlilik; kalp damar hastalıkları, beyin hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, kanser

•    Radyoaktif maddeler; kanser

•    Katkı maddeleri; kanser
Mevcut tedbirlerle suda erimiş halde bulunan kimyasallar, ağır metaller asla yok edilemiyor. Suların sertliğini gidermek için hiçbir şey yapılamıyor. Radyoaktif kirlenme yok edilemiyor. Su şebekelerinin eskiliği ve evlerde kullanılan depolar suda tekrar mikrobiyolojik kirliliğe sebep olabiliyor. Pas, kireçlenme, tıkanan su boruları; mikrop ve bakteri yuvası haline gelebiliyor.
Çatlama, kırılma, patlama gibi sebepler ile temiz suya kanalizasyon suları karışabiliyor. Su kesilmeleri esnasında kanalizasyondan kirli su karışabiliyor.
Sularımız kaynağından evimize kadar olan yolculuğunda pek çok tehdit altında bulunmaktadır.



•    Sanayi tesisleri; kimyasal atıklar, asit yağmurları, radyoaktif mineraller

•    Tarım alanları; zehirli ilaçlama, kimyasal gübreleme

•    Akaryakıt tesisleri; benzin, mazot, fuel-oil, oto yağları, asitler, boyalar

•    Kanalizasyon şebekesi olmayan yerlerde; insan ve hayvan dışkıları

•    Çevreye akıtılan kanalizasyon şebekeleri; insan ve hayvansal atıklar, evsel atıklar, fabrika atıkları, kirliliğe karışmış yağmur suları

•    Açık çöp toplama alanları; mikrop ve bakteri üreten ev atıkları, zehirli sanayi atıkları, hastane atıkları, piller, aküler, zehirli metaller.



Özetle suyu, ister tatlı su göllerinden, ister barajlardan, istersek yer altı su kaynaklarından elde edelim, içme sularımız maalesef kirleniyor. Bu kirliliği önlemek için alınan çevre koruma tedbirleri çok yetersiz kalmaktadır. Devletlerin ve yerel yönetimlerin bu kirliliği yok edebilmek için ve suyu sağlığına kavuşturabilmek için çabaları çok sınırlı kalabilmektedir.



Tüm bu olumsuzluklara rağmen su içmek zorundayız. Temiz su içmek için çözüm bulmak zorundayız.



ÇÜNKÜ SU HAYATTIR.



Su hayatsa o zaman içme sularımız nasıl olmalıdır? Sularımız arındırılmış, temiz, alkali ve canlı su moleküllerine sahip olan su olmalıdır.



 
Bilim insanları; sağlıklı ve uzun yaşam konusunda yapmış oldukları araştırma sonucunda dünyanın 5 değişik bölgesini keşfetmişlerdir. Bunlar Pakistan’ın himalaya dağlarındaki Hunza ve Multan bölgeleri, Güney Amerika’daki Ant dağları ve çevresi (Ekvador,peru), mokamba, Gürcistan ve Kazakistan’dır. Buralarda insanların 120 yaşına kadar sağlıklı olarak yaşadıkları, hatta o yaşlarda çocuk sahibi oldukları hatta hiç kimsenin yetişkin hastalıkları tanımadan yaşadıklarını tespit etmişlerdir.



Buralarda yaşayan bu genç ihtiyarların sağlıklı ve uzun yaşam sırlarının, buzullardan gelen bol miktarda oksijen ve iyonize mineraller içeren alkali yapıdaki canlı su olduğu sonucuna varmışlardır.
Bu gün bu suyu kendi evlerimizde yaparak daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü yaşamamız mümkündür.

 CosmicLife Himalaya Multan; bu canlı- alkali suyu yapabilmek için tasarlanmıştır. Dünyanın pek çok ülkesinde artık doğadan gelen suların bile temiz olmadığı- kirlendiği bilinmektedir. Bundan dolayı pek çok ülke, sularını temizlemek için su arıtma cihazları kullanmaktadırlar.

Fakat adı üstünde bu cihazlar suyu sadece arıtırlar. Yani arıtır, temizler ve hatta alkali hale getirebilirler ama suyu canlandırmak apayrı bir olaydır. Bunun için doğaya dönmek gerekir, teknolojiye başvurmak değil.

Yalnız su arıtma – temizleme- alkali su haline getirmede 3 önemli tehlike vardır.

 
•    Işınlama yöntemi ile ( Su moleküllerinin canlılığının öldürülmesi)

 •    Mıknatıslama yöntemi ile (Suyun heqsagonal yapısını bozulması)

 •    Asidik suyun ayrı bir kanalla dışarı atılmaması.


COSMİC LİFE HİMALAYA MULTAN 


Temiz içme suyu şu özelliklerde olmalıdır.



•    Kaba materyallerden arındırılmış olması gerekir. ( Çamur, pas, asbest...)

•    Asidik minerallerden arındırılmış olması gerekir.(Klor, sülfür, fosfor…)

•    Ağır metallerden arındırılmış olması gerekir.(Gümüş, çinko,bakır civa…)

•    Alkali mineraller barındırıyor olması gerekir. (Kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum, demir, manganez…)

•    Alkali su olması gerekir.(Hidroksil iyonlarının  (OH-), hidrojen iyonlarından (H+)fazla olması gerekir.(Sudaki oksijen miktarının Hidrojen miktarından fazla olması) ( PH=7,4 ve üzeri)

•    Hafızalandırılmış- canlandırılmış su moleküllerine sahip olması gerekir.( Quartz kristalleriyle heqsagonal (altıgen) ve çift kutuplu su molekülleri)
Cosmic Life’in tasarlamış olduğu HİMALAYA MULTAN su arıtma ve canlandırma cihazı bütün bu işlemleri yapmak üzere dizayn edilmiştir. HİMALAYA MULTAN’ın suyu arıtma ve canlandırma basamaklarını sırayla inceleyelim. HİMALAYA MULTAN, suyu 5 farklı aşamadan geçirerek arıtıyor- temizliyor ve canlı su haline getiriyor.

•    Mikro Filtre: Cihaza giren su ilk olarak mikro filtrede filtre edilerek ,çamur, pas, asbest… gibi tortulardan temizlenir.

 •    Poli Filtre: Başta klor olmak üzere, suya kötü koku ve tat veren tüm kimyasal karışımlar arıtılır.

 •    Hiper Filtre: Hiper filtreye gelen su, gözenekleri milimetrenin milyonda birinden çok daha küçük olan membrandan geçerek, molekül düzeyinde filtre edilir. Bu işlem sırasında suda bulunabilecek zararlı karışımların ve mikropların tamamı dışarı atılır. Sudaki çözülmüş madde miktarı (TDS) ortalama %90 düşürülerek suyun özü elde edilir.

 •    Alkali Filtre: Alkali filtre, suyun PH’ını yükselterek suyu doğal alkali iyonize su haline getirir. PH’ı 7,5’in üzerine çıkarır.

 •    Quartz Filtre: Quartz filtreye gelen su molekülleri, burada Quartz kristallerine çarparak aynen doğada olduğu gibi çift kutuplu canlı su molekülleri haline gelir. Elde edilen bu su, en muhteşem düzeyde iyonize edilmiş canlı – alkali içme suyudur. Suyu moleküler düzeyde canlandırmak hücrelerimiz için çok önemlidir. Sıradan arıtılmış bir su molekülü ÖLÜ SUDUR. Ölü su hücrelerimizin içerisinde enerjiye dönüşemez.

Ancak canlı su molekülleri hücrelerimizin içersinde enerji yaratarak, bütün metabolizmayı canlı ve sağlıklı tutar.
İçme suyumuzun arıtılmış ve temiz iyonize edilmiş, mineralleri barındıran su
olmasının yanında alkali ve canlı olması da çok önemlidir. Çünkü hücrelerimizdeki serbest radikalleri, toksinleri, asiditeyi çözüp atacak olan su; Alkali – Canlı içme suyudur.
Şimdi alkali su nedir, asidik su nedir, suyun PH değerinin önemi, serbest radikaller nedir, vücutta asidite ve oksidasyon nedir, çift kutuplu, heqsagonal canlı su nedir’e topluca bir göz atalım:

 



ALKALİ SU


Alkali su; hidrojen iyonları( H+), hidroksil iyonlarından (OH-) daha az olan sudur. Yani hidrojeni az, oksijeni fazla olan su alkali sudur. Alkali suyun PH seviyesi 7’nin üzerindedir.

 



ASİDİK SU


Asidik su; Hidrojen iyonları ( H+), Hidroksil iyonlarından (OH-) fazla olan sudur.
Yani hidrojeni fazla, oksijeni az olan su asidik sudur. Asidik suyun PH seviyesi 7’nin altındadır.

 



SUYUN PH DENGESİ VE ÖNEMİ


Suyun alkali ve asidik değerleri hidrojen iyonlarının konsantrasyonunun negatif  logaritması olan PH değeri ile ölçülür. Asidik kısımda sıfırdan(0), alkali kısımda ondörde(14) kadar değişen PH ölçüsünde değerlere sahiptir. PH ölçüsü 7 olan su nötr’dür. 7 PH ‘da su eşit derecede H+ ve OH- iyonlarına sahiptir. PH’ı 7’den düşük olan sular asidik, PH’ı 7’den yüksek olan sular alkali (baziktir).

H+               H+ = OH-              OH-
0-----1-----2-----3-----4-----5-----6--------7--------8-----9-----10-----11-----12-----13----14
Asidik Su              Nötr                     Bazik(Alkali) Su

Canlıların hepsi PH dengesine yani asit /alkali dengesine çok duyarlıdırlar. Ve varlıklarını oluşturan sular nötre yakın olduklarında fonksiyonel olurlar. Örn. Kan plazması ve hücre dışı sıvılar 7,20-7,30 PH değerine sahiptirler. Hafif alkalidirler. Vücudumuzun PH’ını doğru bir şekilde kontrol altında tutabilirsek eğer; fiziksel sağlığımızla birlikte duygusal ve zihinsel sağlığımıza da önemli ölçüde katkıda bulunabiliriz. Çünkü hücrelerimizin sağlıklı gelişimi ve görevlerini yerine getirebilmeleri ancak alkali ortamda mümkündür. Aynen anne karnında alkali su kesesi içerisinde gelişen bebek gibi.

 



SERBEST RADİKALLER


California üniversitesinden Prof. Lester Pacher’in dediği gibi “ Günümüzde tüm hastalıkların nedeni serbest radikallerdir.’’
Serbest radikaller; hücrelere ve bağışıklık sistemine saldıran moleküllerdir. Serbest radikallerin oluşumuna; Petro kimya ürünleri, ilaçlar, ultraviyole ışınları, çözücüler, yiyeceklerde bulunan bazı bileşikler… neden olmaktadır ve hatta egzersiz yaparken solunan fazla oksijen bile serbest radikal oluşumuna neden olur. Yaşam tarzımız; serbest radikallerin vücudumuz üzerindeki yıkıcı tahribatını güçlendirmektedir. Bu tahribattan vücudumuzu koruyabilirliyiz? Evet! Dr. Fereydon Batmanghelidj’in dediği gibi “ Vücudun sıvı kaybını ilaçlarla tedavi etmeyin… Çünkü hasta değil susuzsunuz!”

 



ASİDİTE VE OKSİDASYON


Dr. Robert O.Young şöyle diyor “ Artritten diyabete ve kansere kadar düşünebildiğim bütün hastalıkların ortak noktası, vücudun asiditesidir.” Vücudumuzun büyük bir kısmı sudan oluşur. İçinde su ve mineraller vardır ve hafif alkalidir. Başta kötü beslenme olmak üzere stres çevre kirliliği, yeterli ve düzenli su içmeme gibi faktörler hücre sıvılarımızın PH ‘ının asiditeye kaymasına sebep olmaktadır. Yani vücut asitleşmektedir. Ve bütün hastalıklar asidik ortamlarda başlar. Ancak vücudun asitleşmesi ortadan kalktığında iyileşme başlar.
Serbest radikaller hücrelere hasar vererek oksidasyon sürecini başlatırlar. Bu durum kesilmiş elmanın rengini kahverengiye, demiri paslı hale dönüştürür. Çeşitli araştırmalar, kalp rahatsızlığı, kanser, erken yaşlanma, romatoid.artrit, Alzheimer ve benzeri birçok hastalığın sebebinin serbest radikal hasarı olduğunu ortaya koymuştur.

 



ÇİFT KUTUPLU HEQSAGONAL CANLI SU


Su; doğada yeryüzüne çıkarken kayalara, çeşitli mineral kayaçlara çarparak çift kutuplu canlı su haline gelir ve oksijen kazanır. Oksijen suyun içerisindeki zararlı bakterileri ve mikroorganizmaları yok ederek suyu arıtıp temizler. Mikroorganizmaların, bakterilerin, mantarların yoğun oksijenli ortamlarda yaşamadıkları bilinen bilimsel bir gerçektir. Tam tersine oksijenin az olduğu ortamlar hastalıkların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Hücre ve dokularımızda oksijeni arttırmanın bir yolu da oksijence zengin canlı içme suyu tüketmektir. Himalaya mutlan içindeki Quartz kristalleri sayesinde suyun kristallere çarparak çift kutuplu canlı su haline gelmesini ve formu bozuk olan suyun yeniden yapılandırılmasını sağlar. Suyu canlandırma yöntemi, suyun oksijen miktarını yaklaşık olarak yüzde 40 oranında arttırır.

 



SUYA ALKALİ MİNERALLERİ KAZANDIRIR


Su; yer yüzüne  çıkarken yer kürenin farklı katmanlarına sürtünerek, o katmanlardaki mineralleri bünyesine katar. Mineraller hücrelerimizin temel yapı taşıdırlar ve bütün metabolik olayların hızlandırılmasında görev üstlenirler. Her bir mineralin, doku ve organlarımız üzerindeki farklı görevleri bilimsel olarak bilinmektedir. HİMALAYA MULTAN; alkali mineraller olan , potasyum,sodyum,magnezyum,manganez ve demir gibi mineralleri suda tutarak, mineral içeriği zengin olan alkali su elde eder. Suyun yeterli düzeyde alkali mineral içermesi, suya canlılık zenginlik ve çok hoş bir tat katar.

 



CANLI SU, ALKALİ SUDUR


Kanımızın PH değeri ile (7,30 -7,45) vücudumuzdaki diğer akışkanların PH değeri hafif alkalidir. Fakat birçoğumuzun kanı; yanlış beslenme, stres ve kronik susuzluktan dolayı asidik PH değerinde olabilmektedir. İçtiğimiz sularında birçoğunun PH değeri hafif asidiktir. (6,3-6,5) bu durum vücudumuzun gittikçe daha çok kronik asitleşmesine sebep olmaktadır. Ancak kronik asitleşmenin vücudumuzdan çözülüp atılabilmesi için canlı alkali su içmek gerekmektedir.

 



CANLANDIRILMIŞ SU SAĞLIKLI, ÇİFT KUTUPLU VE HEQSAGONAL (ALTIGEN) SUDUR


Canlı su hücrelerimizde enerjiye dönüşür. Hücrelerimize besin taşıma işlevini görür. Hücre, doku ve organlardaki; zehirli atıkların, metabolik artıkların dışarı atılmasını sadece ve sadece su sağlayabilir. Su, merkezi sinir sistemimizde bir molekül kristal tuzla buluştuğunda elektroliz dengesini sağlar. Beyinin sinyallerini iletir ve sinir ağlarıyla bütün bedenin iletişimini sağlar. Çift kutuplu heqsagonal yapıdaki su, doku ve organlar tarafından daha hızlı emilir. Küçük molekül yapısından dolayı vücutta ve diğer canlı organizmalarda daha hızlı hareket eder.

 



ÖLÜ SU NEDİR?


Ölü su tek kutuplu sudur. Strüktür’ü(formu) altıgenden daha küçük yapılardadır. Oksijen bakımından zayıf hidrojence zengin sudur. Molekül yapısı daha büyük ve amorf’tur. İçerisinde oldukça ağır metal ve asidik mineraller barındırmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı ölü su, asidik sudur. Asiditesi fazla olan ölü suyu bedenlerimize aldığımız zaman, vücuttaki kronik asitleşme hızla artar. Bu uzun yıllar boyunca çözümünü aramak zorunda kalacağımız rahatsızlıkların-hastalıkların bedenlerimize yerleşmesi demektir.

 



CANLI ALKALİ SU YAŞLANMAYI GECİKTİRİR


Kuşkusuz yaşlanmanın en önemli faktörlerinden biri vücudun kronik su kıtlığı çekmesidir. Doğduğumuzda vücut ağırlığımızın %80’ini su oluşturur. Yirmili yaşlara geldiğimizde bu oran %70’lere düşer. Yaşımız biraz daha ilerlediğinde vücudumuzdaki su oranı %50’lere kadar inmiş olur. Vücudumuzda kaybettiğimiz suyun %66’sı hücre içi sıvı, %26’sı hücrenin içinde yüzdüğü su, %8’i ise kanın kaybettiği sudur. Esas itibariyle kayıp edilen suyun büyük bir bölümü hücre içi sudur. Bütün yaşamsal faaliyetler mikro düzeyde hücrede gerçekleştiğinden, hastalık ve yaşlanmada buradan başlamaktadır. Oranı korumak ve yaşlanmayı geciktirmek ancak hücrelerin canlı alkali suyla beslenmesinden geçmektedir. Altmışlı yaşlara geldiğimizde vücut suyumuz %20 oranında düşmektedir ve artık vücut dehidrasyon (kronik susuzluk) ile karşı karşıyadır. Bundan kurtulmanın tek yolu canlı alkali su ile dahidrasyonu hidrasyon ortamına çevirmektir.

 



NİÇİN CANLI HEQSAGONAL (ALTIGEN) SU?


Altı bağımsız su atomunun oluşturduğu moleküle altıgen su denir. Bu kusursuz yapısıyla su hücrelere daha hızlı bir şekilde nüfuz eder. Musluk suyu ve birçok şişe suyunun molekül yapıları büyük olduğu için (15-17)atom hücre içerisine kolayca nüfuz edemez ve hücre dışı sıvıyı oluştururlar. Vücudumuz bu suyu özümseyebilmek için yeniden yapılandırmak zorunda kalmaktadır. Bunun için daha fazla zaman daha fazla enerji harcamak zorundadır ve bu esnada hücreler de susuzlukla baş başa kalmak zorunda bırakılmaktadır. Susuzluk vücudumuzda oluşan stresin en önemli sebebidir. Yüksek tansiyon, kolesterol, baş ağrısı, ülser, diyabet, kalp rahatsızlıkları, bağırsak iltihabı, astım, koah, eklem ağrıları, romatizma, saç dökülmesi, deri kuruması… gibi birçok hastalığın susuzluk ve stresle doğrudan bağlantısı vardır. Kronik su kıtlığını gidermek, vücudu hastalıklardan korumak ve yaşlanmayı geciktirmek için son derece önemli olan şey, canlı  alkali altıgen su içmektir. Vücudu dehidrasyondan korumanın tek yolu canlı su içmektir.

 



CANLI ALKALİ SU NE ZAMAN VE NE KADAR İÇİLMELİDİR


Canlı alkali altıgen suyu en iyi içme zamanı, aç karınla yemeklerden yarım saat önce almaktır. Her öğünden yarım saat önce 1 bardak suya 1 çay kaşığı kadar Himalaya Kristali Solesini karıştırarak içip, üstüne bir bardak daha canlı alkali su içersek; hem vücudun kronik susuzluğunu önler, hem de vücut ve beynin elektroliz dengesini sağlamış oluruz.
Yemekle birlikte ve hemen yemekten sonra su içilmemelidir. Yemeklerden 1 veya 1,5 saat sonra su içilmelidir. Sadece yemeklerden önce değil gün boyu yavaş yavaş su içilmelidir. 70 kg’lık bir kişi her gün kilo başına 30 ml su tüketmelidir. Canlı alkali içme suyu her gün düzenli olarak içildiğinde metabolizmadaki olumlu etkileri 10 gün ile 6 ay arasında görülebilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri – Baltimor’daki JOHN HOPKİNS HASTANESİNİN; kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi müdahalenin kanseri yenemediğinin itirafı gibi açıklamasını aynen aşağıya alıyoruz. Lütfen dikkatlice inceleyin, inceledikten sonra; canlı alkali içme suyu, himalaya kristali ve eksi iyonu artırılmış oksijen üzerinde yıllardır ısrarla niçin durduğumuz biraz daha anlaşılır olacaktır.





 



İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA:
JOHN HOPKİNS HASTAHANESİNDEN;


 1.Herkesin vücudunda kanser hücreleri vardır, bu kanser hücreleri birkaç milyara kadar çoğalmadıkça standart testler de görülmezler. Doktorlar kanser hastalığına tedaviden sonra vücutlarında artık kanser hücresi kalmadığını söyledikleri zaman bu yalnızca kanser hücrelerinin testlerle saptanamayacak düzeyde olduğu anlamına gelir.



 2.Bir kişinin hayatı boyunca vücudunda 6 ile 10 kez kanser hücreleri oluşabilir.



 3.Kişinin bağışıklık sistemi güçlü olduğu zaman kanser hücreleri yok edilir ve çoğalarak tümör oluşturmalarına engel olunur.



 4.Bir kişi de kanser olması o kişi de çoklu beslenme eksikliği olduğuna işarettir. Bunlar genetik, çevresel, beslenme ve yaşam tarzı faktörlerine bağlı olabilir.



 5.Çoklu beslenme eksikliğini yenebilmek için diyeti değiştirmek ve ek takviye almak bağışıklık sistemini güçlendirir.



 6.Kanser hücreleri ile savaşmakta etkili bir yöntem ise, onları çoğalmaları için ihtiyaçları olan gıdalardan yoksun ve aç bırakmaktır.



 7.Kemoterapi ve radyasyon, kanser hücrelerinde mutasyona neden olabilir ve dirençlerinin artarak yok edilmelerini zorlaştırabilir. Cerrahi işlemde kanser hücrelerinin başka taraflara atlamasına neden olabilir.



 8.Kemoterapi ve radyasyondan dolayı vücut çok fazla toksin yüklenmesine maruz kalınca bağışıklık sistemi ya tehlikeye düşer ya da yıkılır; dolayısıyla kişi çeşitli enfeksiyonlara ve komplikasyonlara yenik düşer.



 9.Kemoterapi hem hızlı çoğalan kanser hücrelerini hem de kemik iliğinde sindirim sisteminde vs. hızlı büyüyen sağlıklı hücreleri yok eder ve karaciğer, böbrek, kalp, akciğerler vs. organ tahribatına yol açar.



 10.Radyasyon kanser hücrelerini yok ederken sağlıklı hücre doku ve organları da yakar, yaralar ve zarar verir.



 11. Kemoterapi ve radyasyon başlangıçta tümörün küçülmesine yol açar. Kemoterapi ve radyasyon tedavisinin uzaması tümörün daha fazla yok olmasına yol açmaz.

  KANSER HÜCRELERİ AŞAĞIDAKİLERLE BESLENİRLER;

 A. Şeker kanser besleyicisidir, şeker kesilerek kanser hücrelerinin önemli bir gıdası kesilmiş olur. Tatlandırıcılar zararlı olan aspartam ile yapılır uzak durulmalıdır. Sofra tuzunda beyazlatıcı kimyasallar bulunmaktadır. Rafine edilmemiş Kristal tuz tercih edilebilir.

B. Süt vücudun özellikle sindirim sisteminde mukus üretilmesine neden olur. Kanser mukusla beslenir.

C. Kanser hücreleri asit ortamda gelişirler, kırmızı et yerine bol bol balık ve az tavuk eti yemek en iyisidir.

D.Yüzde seksen taze sebze ve meyve suyu, kepekli tahıllar, tohumlar, nohutgiller ve biraz meyveden oluşan bir diyet vücudu alkali (bazik) ortamda tutar. Yüzde yirmi de fasulye içeren pişmiş gıdalar olabilir.

E.Yüksek kafein içeren kahve, çay ve çikolatadan uzak durun. Yeşil çay daha iyi bir seçenektir ve kanserle savaşma özelliği vardır.

F. Bilinen toksinler ağır metaller içeren MUSLUK SUYU YERİNE ARITILMIŞ VEYA FİLTRELENMİŞ SU İÇİNİZ. DAMITILMIŞ SU ASİTTİR, KAÇINILMALIDIR!



12.Et proteininin sindirimi zordur ve çok sindirim enzimi ister. Bağırsaklarda duran sindirilmemiş et çürür ve daha çok toksin birikimlerine neden olur.



13. Kanser hücrelerinin duvarları sert protein ile kaplıdır. Et yemekten kaçınarak veya azaltarak kanser hücrelerinin protein duvarlarına saldıran enzimler daha çok açığa çıkar ve vücudun öldürücü hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmelerini sağlar.



 14.Bazı destek maddeleri anti-oksidanlar, mineraller, vitaminler bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun kendi öldürücü hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmesine yardımcı olur.



 15.Kanser zihinsel, bedensel ve ruhsal bir hastalıktır. Öngörülü ve olumlu bir ruh hali kanser savaşçısını muzaffer kılar. Öfke, affetmezlik ve acı, bedeni stresli ve asitli bir ortama sokar. Seven ve affeden bir ruha sahip olmayı bilin. Sakin olmayı ve hayatın tadını çıkarmayı öğrenin.



 16.Kanser hücreleri oksijenli ortamda gelişmezler. Günlük egzersizler ve derin nefes alma, hücre düzeyine kadar daha fazla oksijen alınmasına yardımcı olur. OKSİJEN TERAPİSİ KANSER HÜCRELERİNİ YOK ETMEK İÇİN DİĞER BİR YÖNTEMDİR.

John Hopkins Hastane’sinin güncellemesini aktardık, şimdi artık bundan sonra kendinize ve sevdiklerinize değer veriyorsanız aşağıdaki önerileri sevdiklerinizle birlikte uygulayın;




ALKALİ YİYECEKLER  (%80 TÜKETİNİZ)     :)


 



  • Yeşil sebzeler

  • Baklagiller, tahıl filizleri

  • Tüm sebzeler

  • Deniz yosunları

  • Limon, greyfurt

  • Karpuz, avokado

  • Kavrulmuş badem

  • Tüm yemeklik otlar

  • Pişmiş sebzeler

  • Olgun meyveler

  • Sızma doğal yağlar

  • Baharat ve kurutulmuş bitkiler

  • Kafeinsiz bitki çayları


 



ASiDİK  YİYECEKLER    (%20 TÜKETİNİZ)   :(



  • Etler, özellikle kırmızı et

  • Süt ve süt ürünleri

  • Tereyağı, Yumurta

  • Yeşil sebzelerin suyu

  • Makarnalar, işlenmiş tahıllar

  • Şeker, tatlandırıcılar, çikolata

  • Ketçap, mayonez

  • Kahve, siyah çay, alkol

  • Hazır meyve suları

  • Pişmiş baklagiller tahıllar

  • Patates, mısır

  • Konserveler, şişelenmiş sebze ve meyveler

  • Tüm pişmiş yağlar, bal

  • Tüm sirkeler, kuru meyveler

  • Sert kabuklu kuruyemişler


 



ALKALİ MİNERALLER    :)



  • Kalsiyum     (CA)

  • Magnezyum (MG)

  • Potasyum     (K)

  • Sodyum       (NA)

  • Demir          (F)


 



ASİDİK   MİNERALLER  :(



  • Klor      (CL)

  • Fosfor   (P)

  • Sülfür   (S2)

  • Kükürt  (S)

  • İyot       (I)




 



ALKALİ DUYGULAR HAREKETLER   :)



  • İyi yüreklilik, sevgi, minnet, mutluluk

  • Kahkaha, dinlenme, egzersiz

  • Pozitif düşünce, eksi iyonu bol temiz oksijen

  • Yeterli düzeyde canlı alkali su içmek


 



ASİDİK DUYGULAR HAREKETLER   :(



  • Kıskançlık, nefret, korku,

  • Stres, yorgunluk, uykusuzluk

  • Hareketsizlik, alkol, sigara

  • Televizyon, bilgisayar (radyasyon)

  • Susuzluk, ölü su (asidik su) içmek,

  • Ölü hava solumak



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder